Vural Çelik

Siz bakmayın Nişantaşı çocuğu olduğuma, o dünya bana uzak?

Bir zamanlar yayınlananAvrupa Yakası?nın sevilen oyuncusu Vural Çelik, dizideki Kubilay Peynircioğlu karakterinin aksine çok farklı bir hayat sürüyor. Nişantaşı?nın lüks mekânlarında hiçbir ekonomik sıkıntı çekmeden yaşayan Kubilay Peynircioğlu, gerçekte ise bir o kadar sade ve gösterişten uzak.

Vural Çelik, sıkıntılarla dolu bir çocukluk dönemi geçirmiş. Daha 11 yaşındayken babası evi terk etmiş. Para kazanmak için sokaklarda su satmış, ayakkabı boyamış. Halk arasında pamuk karası olarak bilinen hastalıktan dolayı annesinin gözleri kör olmuş. Çelik?in en fazla ağırına giden nokta da burası.

Hayatını Bahçelievler?deki kira evinde annesiyle birlikte geçiren Çelik, ?Benim için dünyanın en büyük mutluluğu annemin pazardan alışveriş yaparken beni cep telefonuyla arayıp ?Oğlum ne istersin?? diye sorması olurdu.? ifadelerini kullanıyor. ?Siz bakmayın dizide Nişantaşı çocuğu olduğuma. Ben kendimi varoşlu olarak görüyorum ve hissediyorum. Nişantaşı dünyası bana çok uzak.?

Daha önceleri tiyatro oyuncusuyken Avrupa Yakası?yla birlikte herkesin tanıdığı ve sevdiği biri haline geldiniz. Diziye nasıl dâhil oldunuz?

Şöhretimi biraz da Ata Demirer?e borçluyum aslında. Çünkü bana dizide oynama teklifini o yapmıştı. Sadece bir bölüm oynayacaktım. Sette birkaç kez doğaçlama yaptım ve çok beğenildi. ?Yok canım, yahu, gördüm seni? gibi replikler, insanların ilgisini çekti. Böylece Kubilay Peynircioğlu sevilen ve takip edilen bir karakter haline geldi. Kubi, duruşuyla, tarzıyla aykırı bir tip. Ekranlarda görmeye pek alışık olmadığımız bir karakter. Şimdiye kadar ?Sen ne yapıyorsun be canım?, ?Üstüme gelme yahu? diyen çok fazla kişi olmadı.

Nişantaşı dünyası, ülke gerçeklerine duyarsız kalmakla eleştiriliyor hep. Dizideki oyuncular, adeta bir cam fanusun içinde, bütün sıkıntılardan uzak yaşıyor. Bu dünya gerçekte de böyle mi? Oralarda yaşayan insanlar, dizideki gibi mutlu mu?

Türkiye?de bütün sıkıntı burjuva ve varoşlar kavramı adı altında iki ayrı sınıfın olmasından kaynaklanıyor. Paran varsa zenginsin, yoksa fakirsin. Ben Nişantaşı?ndaki zengin Kubilay karakterinin aksine Bahçelievler?de kirada oturan, arabası ve evi olmayan, ara sıra otobüse, dolmuşa binen, mahalle kebapçısında yemek yiyen, markette alışveriş yapan, sık sık çarşıya çıkan bir insanım. Ben böyle bir insan olarak Nişantaşı hayatını anlatamam. Nişantaşı?nda Bebek?te, Etiler?de oturan insanların zihin yapıları nedir bilemem. Çünkü ben hâlâ varoş insanıyım. Yani zihin olarak da varoşum. Beni gece kulüplerinde göremezsiniz. Ben Nişantaşı atmosferini hayatım boyunca hiç yaşamadım. Vural Çelik, evcimen bir insandır. Bakkaldan ekmeğini, yoğurdunu alır, akşam evine gider. Kira, ama evimi çok seviyorum. (Gülüyor) Nişantaşı dünyasına hiç özenmedim. Benim hayalim her varoşlununki gibi bir ev ve araba sahibi olmak.

Olmaz ya hani. Size bir tek seçenek sunsalar kimin karakterini canlandırmak isterdiniz?

Kesinlikle Fatih Sultan Mehmet?i canlandırmak isterdim.

Neden?

Çünkü o büyük bir komutan ve lider. Bir devri açıp bir devri kapadı. Onun hayatını canlandırmayı çok isterdim. Çok samimi ve içten söylüyorum bunu. Ama bunun için bir 15 kilo vermem gerek.

Fatih Sultan Mehmet?in sizden zayıf olduğunu nereden biliyorsunuz ki?

Eee, koca hükümdar. Zayıftır herhalde!

Kaynak: BÜNYAMİN KÖSELİ / Zaman

Related posts

Erkekmagazin.com’u Satıyoruz…

Kadınlar Erkeklerde Nasıl Sakal Seviyor

3 Boyutlu Yazıcılar Moda Devrimine Hazırlanıyor